Loyser'ın force'u ilk bıraktığı günler...
Önüne bakmedan yürüyordu üstünde bir hafiflemeden çok bir eksiklik vardı, babası, sadık kalcağı bir din... Meyvelerin kokusu ona esisinden daha tatlı geliyordu çünkü onları alıcak pek parası yoktu. Bir an önce silah bulup kelle avcılığına başlamalıydı. Aynı zamanda da gözden uzak olmalı ki ihanet ettiği dinler ona zarar vermesin.Gerçi ironiktir ki kaybedecek hiçbirşeyi kalmamıştı. Force ona acı veriyordu, bir an önce unutmak istiyor ama unutamıyordu. Mümkün de dğildi zaten rüzgar hafiften esiyordu ama her dalgası sanki onu bir anda yere yıkacak gibiydi ama pes etmek de istemiyordu.
Silahı olmasa da kara borsada sattığı kılıcı ve jedi-sith giysilerinden kazandığı parayı yiyece ve silah için harcayacaktı. Biraz meyve ve et aldı, artık gözleri eskisi gibi kahverengi değildi, sith olduğundaki gibi sarı da değildi. Byaz bir renkti, bir taş kadar soğuktu. Force onu yıllarca yiyip bitirmişti...
Öte yandan kendine "hayat bu kadar boş değil" dedi. Satıcı roborlara baktı mekanizmadan ibarettiler Beterin beteri vardı. Gözü kız dansçı Twi-Lek'lere takıldı ve şunlara bak, paralarını aldıktan sonra kendileir bile ne yaptıklarını sorgulamıyorlar. "Hayata tutunmazsam belki de bu force yüzünden harcanıp gidicem. Force'un acımasız yüzüne yenilmicem!" der ve bir anda hayat ona anlamalı gelmeye başlar ve mesleğine karar verir, o artık bir bounty hunter'dır Dxuna'a gider ve kendine yeni bir yaşam kurar